10 Eylül 2015 Perşembe

Bilinen Hikayenin Bilinen Hazin Sonu

     Yaşanmış bir hikayenin kalıntılarıyla başlayalım. Bir enkazın altında unutulan canın son nefesini vermesi nasıl vicdan sızlatıyorsa, sayfalara dökülen bu cümlelerde öylesine vicdan sızlatıyor. Paylaşmak zor olsa da içeride bekletip yığıntıların arasında kalmak daha zor. Sayfalar dostun olmuş kelimeler arkadaşın. Göz yaşları arasında gecen gecelerin ardından düzensizlik içinde düzen kurmaya çalışmak ne kadar düzenli olabilir ki. Boşluğun içinde gün geçtikçe dibe çökerken ayağa kalmak bir el uzanmasını beklemek saçma olsa da umut tükenmiyor işte insanda. Severken zarar vermek diye bir şey varmış bunu geçte olsa öğrendik. Her anılarda yerini almayı başaran bir hikaye aslında bu. Her kalpte yer etmiş anımsandığında varlığını devam ettiren bir virüs. Durduğu yerde üremeye devam edip tüm vücudu ele geçiren bir hastalık. Tedavi zaman diyorlar her reçeteye ilaç gibi yazılan 'Zaman' akrep ile yelkovan hareket ettiği sürece aç karına alınabildiği kadar fazla alınan bir ilaç. Gündüzleri kendini kandırma çabası hiç bir şey olmamış gülücükleri, geceleri yıldızlar gibi parlayan yalnızlık ve rüzgar gibi esareti altına alan can kırıkları, kalp sızlamaları.
     Hikayenin başından sonuna kadar gidilen çizgide şahıslar değişiyor, gezilen, yapılan ve yaşanan her şey değişiklik gösteriyor ama sonuç her kalpte aynı yerde yerini alıyor. Her zaman çalan şarkılara bu sefer kulak veriyoruz oysa dün aynı şarkının ritmine ayak uydururken şimdi acaba ne diyor diye dinlemeye başlıyoruz. Çok garip o şarkı bizim için söylenmiş, daha önce neden fark edemedik acaba diye düşüncelere dalarken kalp bir kez daha sızlıyor ve ben buradayım unutulmayan acıyla sana hatırlatmak için her zaman yanında olacağım diyor. O görmese de sen onu anlatıyorsun boş sayfalara, çünkü bir başkasına anlatsan boş ver diyor. Kaçıyorsun her boş ver diyenden çünkü sen bile bile enkazın altında kalmak acı çekmek istiyorsun. Şarkıyı söyleyene acıyorsun bazen onu kendine benzetiyorsun, bu parçayı yazmak için çok şey yaşamış olmalı diyorsun. Aynı benim gibi...
      Bilinen hikayenin bilinen hazin sonuna yaklaşırken arada geçen güzel ve kötü şeyleri daha detaylı düşünüyorsun en ufak detaya kadar iniyorsun. Sana güldüğü anı hatırlıyor hüzünleniyorsun. Kızdığı günleri özlüyorsun. Aradığında geç açtığın kısa kestiğin tüm telefon konuşmaları gözünün önüne geliyor keşke uyumasaydım keşke daha çok sesini duysaydım diyorsun ve gözlerinden damla damla süzülen yaşları hissediyorsun. Bir daha tutamayacak olduğun o minik ellerini, karanlıkta sana yön veren gözlerini, rüzgar tenini ürperttiğinde sana sarılıp tüm esintiye göğüs gerdiğini ve bunların bir daha olmayacağını her hatırladığında sızlıyor yüreğin...
                            İlaç zamanı geldi..'ZAMAN'...
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder