11 Aralık 2015 Cuma

Beyaza Siyah Karışmış

Bir kış masalına başlangıç gibiydi tüm hikaye. Dışarıda atıştıran kar taneleri karşımda alevleri zaman geçtikçe azalan odun parçaları şöminede için için yanıyordu sanki. Önümde bir beyaz kağıt ve tüm duyguların kelimeye dökülüşüne tanıklık eden ben. Duygular kağıt gibi temizdi fakat bunların kağıda dökülürken siyah bir kalem tercih edilmesi doğru olmasa da en güzel seçim o gibiydi. Beyaza yakışan en güzel leke siyahtı çünkü. Akrep ve yelkovan yolculuğunda ilerlerken gündüz çoktan yerini geceye devretmiş ve gece en uç noktaya ulaşıp şehri karanlığa boğmuştu. Sokakları aydınlatan lambalar yeterince etkisini gösteremese de gözler önüne serilen manzara izlenmeye değer bir güzellik katmıştı şehre. Bu şehir eşsiz manzaranın etkisi altında kalmayı başarmış ve geride fotoğraflarla anımsanacak bir tablo sergilemişti. Belkide kendi duygularımızı bu fotoğrafla birleştirip derinlerde yok olmaya yüz tutmuş bir hüznü canlandırmak istercesine kısa bir mesaj vermişti. Önümde duran boş sayfaya siyahı yakıştırsam da hala beyazlığını koruyorum. Bu gece şehir kar tanesiyle beyaza boyadığı kendinde karanlığıyla duygularını yazdı. Bana izlemek ve bu beyazlığa lekeyi değil gecenin karanlığını benimsemek düştü. Kendi beyazlığınızı şehirin karanlığına hapsetmeyi tercih ederseniz geceyi gündüze teslim etmeyide bilin. Çünkü her gece gündüzü bekler.